7 Şubat 2011 Pazartesi

hayat...

bu satırları okurken, düşünürken, kızarken, gülerken, ağlarken, hata yaparken, yalan söylerken, uyurken, koşarken, izlerken, kin tutarken, şarkı söylerken, dinlerken, dinlenirken, yazarken, susarken yaptıklarının tamamıdır hayat...
aldığın nefeslerin bütünüdür aslında.. her biri için tek tek şükretmen gereken nefeslerin... kime niye nasıl neden farketmez; değer bilmedir işte...
aynı hissiyatla isyan etmektir bazen... madem nefes kadar önemlidir bir saniyesi bile çalınmamalıdır çünkü sizden...
ve aynı şekilde sabretmektir saniyeden bin kat fazlasını eşe dosta doyasıya harcarken...
hissetmektir, hissettiğinin farkına varmak ama ona çok takılmamaktır.. önüne bakmaktır, arkada bıraktıklarını unutmadan ama onlara bağlanıp kalmadan...
amerikaya küçük ülkeleri eziyor diye isyan ederken var olan gücünle senden daha güçsüzleri ezmemektir örneğin...
taksiye para vermenin taksiciyi satın almak olmadığını bilmektir...
daha önemlisi bunu maharet saymamaktır...
ertelememektir hayat... yapmak istediklerini korkularının arkasına saklamamak...
ama yüreğin öyle diyorsa hepsini bir kenara bırakabilmektir yeri geldiğinde...
bu yeri gelmenin ne olduğunu eşşek gibi bildiğini kendine itiraf etmektir daha önemlisi...
vicdan denen arkadaşla sohbet etmektir..
empati ile dost olmak...
anlamak değilse bile anlamak için elinden geleni yapmaktır..
filmin senin olduğunu, başrolde oynadığını bile bile tüm rollere saygı duymaktır...
sadece sıcak bir günaydındır, en samimisinden...
accayip acıdır bazen... accayip acıtır....
hüzündür kulaklıktan dramatik melodiler yükselirken...
kaybettiğinde fena halde hüzündür...
bulduğunda sevinç gözyaşı...
evet tamam... yerleşikliğe alıştıkça cesur adımlar atmaktan korkmaktır kimi zaman... paradır, şöhrettir, egodur...
bekara karı boşamak kolay'dır eskilerin deyimiyle...
uzuuun uzun yolculuklardır, ve bir o kadar beklemek...
gitmektir vakti geldiğinde ya da gelmeden, belki geçtikten sonra...
kalmak isteyerek ya da götürülmediğinden...
hiç beklemezken yenmektir en güçlüyü...
iç sahanda puan kaybı umulmadık anda...
reklamda gördüm, paranın satın alamayacağı şeylerdir günün bazı vakitlerinde
indirim dönemlerinde falan kart...
beden dersi gibidir bazen akıcı...
3-5 nöbetine benzediğinde hiç çekilmez.. süner..
direksiyonda otururken yayayı, karşıya geçerken sürücüyü anlayabilmektir...
çok özlemektir be abicim...
kavuşamamak bazen, ya da vuslat anında hasretin bitişine ağıt yakmak...
kimse beni sevmiyor korkusunun arada bir uğramasıdır sana..
ya da çok sevilirken umursamamak...
her akşam ders alıp her sabah unutmaktır...
dengeli beslenme programıdır bir türlü uyulmayan...
dondurmalı profiteroldür dayanması güç...
bir fincan kahve içmeden kırk yıl hatır saymak mesela...
karmaşıktır yahu işte...
onu güzel yapan da budur...
derbi gibi işte...
hiç bir ilişkinin sonu önceden kestirilemez...
sözün özü, bir tebessümdür hayat...
içerdeki yavrucağın bir kez gülmesi uğruna feda edilebilecek
ama onun için her gün yeniden yaşanmak istenecek...
kendimi durdurmazsam 350 yıl aralıksız yazabilecek kadar çok olmasıdır anlatılacakların...
ama bir yerde durmaktır...
e herkes kendi hikayesini eklesin işte demektir...
mesele açık ve nettir aslında...
kendi hikayenizi filmde izleseniz bayılırsınız dostlar...
içindeyken kıymetini bilin...
lennon benden çok önce söylemiş...
hayat biz gelecek için plan yaparken başımızdan geçenlerdir...
son söz :
i'm not william wallace.. but doesn't matter.. i still can fight for you...

2 yorum:

  1. Cok guzel olmus ustadim. Her yazi bir oncekinden daha keyifli oluyor. In Apo we trust!

    YanıtlaSil