30 Eylül 2011 Cuma

evet biz...

biz...
evet biz...
fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz; hiç bu kadar canımız yanmamıştı...
biz
evet biz
fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz, hayat bize hiç bu kadar zor olmamıştı...
evet o günden sonra...
3 temmuz pazar, sabah dokuz...
biz haydarhanla deryanın doğacak çocuğuna bebek arabası götürürken...
karım özge kızım ela ve ben...
kimbilir ne derdimiz vardı o gün, kimbilir neler geçiyordu aklımızdan...
sonrası malum... deprem... aklımızdan girip yüreğimizden çıkan fay hattı..
evet biz fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz...
çok zorlandık... her gün... her saat... düğüm düğüm...
iş yerimizde, kahvede, trende, vapurda, lokantada...
çubuklu üstümüzde, dimdik durduk...
işte o yüzden, siz görmediniz...
bilemediniz...
ama şimdi itiraf ediyoruz işte...
çok canımız yandı.. ama çok...
siz görmediniz...
feneriumun önünde 3 küçük velettik biz...
harçlıklarımızı denkleştirip forma parası kotarmaya çalışan,
babalarımızdan duymuştuk çünkü,
para lazımmış takıma...
çıkışmadı paramız, bir abi geldi bize forma aldı sonra, tek tek, her birimize...
yanımızdan ayrılırken eli sanki gözüne gitti, bir şeyler sildi yanağından...
arkası dönüktü, biz göremedik, siz görmediniz...
siz görmediniz evet...
üç çocuk babası bir avukattık biz...
eve gittik, ortanca oğlan sordu:
baba fenerbahçe şikeci mi diye...
senin baban ahlaksızlık yapar mı oğlum diye baktık gözünün içine...
yapmaz dedi gözleri dolarak...
deden yapar mıydı diye ısrar ettik...
yapmaz dedi iki damlayla.. belli ki okulda üstüne gitmişler...
o zaman onların fenerbahçesi de yapmaz oğlum diyebildik.. sarıldık, ağladık...
siz görmediniz...
asgari ücretli işçiydik biz...
1 milyon kampanyası tam da maaşın bittiği günlere rastlamıştı...
yine de gittik stadın altına...
yok yok, bir şey almadık...
ama olsun, gittik işte... alanlara bakıp sevindik...
siz görmediniz...
kızıltopraklı zuhal ablaydık biz...
falan filan kuruluşunun ehemmiyetli bir yöneticisiydik...
para üstü vermeyer dolmuçuya bile çıkmazken sesimiz...
köprüye nasıl koştuk bilemedik topuklu ayakkabıyla...
siz görmediniz...
futbodan hiiiç anlamayan hatice teyzeydik biz...
oğluna çubuklu kazaklar ören...
gelinin yanına düştük de papazın çayırına koşarak gittik...
zaman direnme zamanı dedi çünkü bizim oğlan...
siz görmediniz...
toplanıp toplanıp içtik biz todori'de...
bir kez olsun küme düşmeyelim demedik onca rakıya rağmen...
bir kez olsun, şimdi biz ne yaparız diye hayıflanmadık...
siz görmediniz...
çıktı bizden bir abla,
baktı kongre üyelerine,,,
aman haaa dedi biz affedilmenin değil aklanmanın derdindeyiz...
siz bilmediniz...
dedik ki biz....
en dipteki lig ne ise oradan başlayalım, kulübün kapısına kilit vuralım da,
mazimize inancımıza, duruşuma zincir vurdurmayalım...
siz görmediniz...
yaylalara çıktık, caddelere aktık,
samandıraya gittik biz...
tellerin arasından baktık bizim çocuklara...
bir tebessümlerine bin damla indirdik gözümüzden...
siz görmediniz,,,
ameliyathanenin kapısında acı haber almış gibi yıkıldık uefa kararında...
3 tane maç izleyemeyeceğiz diye değil,,,
bizim çocukların emeğine kara çalındı diye...
sonra gördünüz işte...
sular seller gibi aktı kadınlarımız kondulardan yollardan ara sokaklardan...
sığmadı koca koca caddelere...
kapılarını kırdı da girdi saraçoğlunun...
sonra gördünüz işte...
kaldırımları tribün yaptık,
bir gram destek gün ışığı gibi sızsın stadın içine diye...
şimdi siz de görün, dünya da görsün...
aşığın maşuğa kavuşma günüdür...
forma parası biriktiren çocukların,
oğluna kazak ören anaların,
kaldırımda destan yazanların,
dünyaya şapka çıkarttıran kadınların,
kahramanlarla buluşma günüdür...
en zor günde dimdik duran kocaman bir adamla,
mangal yürekli evlatlarına teşekkür etme günüdür...
evet biz...
fenerbahçeliler...
itiraf ediyoruz...
çok üzüldük çok ağladık çok özledik...
şimdi hasretle eskittiğimiz prangaları kırma günüdür...
öyle bir umut ki kara deryalardaki fenerimiz,
öylüözgürüz ki sevdamızda...
dünya mahkum etse gam yemeyiz artık...
evet biz fenerbahçeliler,,,
itiraf ediyoruz...
biz artık fenerbahçeli değiliz
bugün kelimenin tam anlamıyla
FENERBAHÇEYİZ...