17 Mayıs 2014 Cumartesi

devlet...

Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günler, hiç bitmez.
Çünkü o birlik ve beraberlik devletin ta kendisidir.
Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.
Çünkü söz konusu o vatan da devlettir aslen.
Peki ya devlet nedir?
Aslen halka hizmet etmesi gereken kurumlar bütünü.
Ama bu topraklarda değil.
Binlerce yıldır bu topraklarda devlet iktidardır.
Bekaası için şehzadelerin kardeşlerini boğduğu güçtür devlet.
Daha doğar doğmaz sizin yerinize dininizi seçer.
Eğitim sistemi onu koruyup yüceltmeniz üzerine kuruludur.
Bir düğmesini koparmak altı aydan başlar.
Vergilerinle beslersin, o vergilerle yapılan işleri marifet gibi dinlersin.
O vergilerle maaş alan adamlardan dayak yersin.
İtiraz edersen tazyikli suyla gazla cezalandırılırsın.
Çünkü bu topraklarda devlet iktidardır, güçtür.
Lüks otolara biner devlet, villalarda oturur.
Çalışıyorsa eğer çalabilir de.
Köylerini boşaltabilir mesela, seni evinden atabilir.
Arsandan yol geçirebilir örneğin, itiraz edersen dipçikle vurur.
Onun için çalışırsın her daim. O varsa sen teferruatsın.
Oğlunu daha 20sine bastığı gün ona verirsin.
Belki patates doğrar, belki tabutuna sarılırsın.
Sen askerlik yaparsın ama devlet yapmaz.
Komşu ilçede bi görünür gelir.
Takım elbiselidir devlet, sen bazen işçi tulumu bazen madenci kaskısın.
Devlet cinayet işler, kanı sen yıkarsın.
Devlet gece biraz içer, sabah çöpü sen toplarsın.
Devlet sana vurabilir ama sen ona el kaldıramazsın.
Devlet senin sokağını yıkar ama sen sokağa çıkamazsın.
Oy verirsin, başkasını seçersin, yine ezilirsin.
İktidarlar değişir ama devlet baki kalır, bilesin.
Avrupaya bakarsın kafan karışır.
Orada işçisi de memuru da senden daha fazla kazanır.
Çünkü benim güzel kardeşim.
Sen padişahım çok yaşa diye biat ederken, orada hak arayışı vardı.
Onlar senden yüzlerce yıl önce sokaklarda siper etti gövdesini.
Hak aradı, ben teferruat değilim dedi.
Çünkü benim güzel kardeşim, vatan da devlet de aslen halkın ta kendisiydi.
Bugün bile isteye yoksullaştırılmış, devlete muhtaç bırakılmış, orta sınıfı çökertilmiş bir halksın.
Yıllarca bu yüzden cinayetlere kader, zulme eyvallah demişsin.
Varlığını hep varlıklara armağan etmişsin.
Aslolan sensin hiç bilememişsin.
Aslen o devlet devlet olsa, 6 yaşında mezar başında çocuklar ağlamaz bilmez misin?
O devlet devlet olsa sen günlerce maden önünde beklemezsin.
Bugün bu iktidar yarın başkası.
Bugün muhalefette olan yarının başbakanı.
İsimler değişir devlet kalır bilesin.
Ve sen aslolanın halk olduğunu görmedikçe daha çok Soma acısı çekersin.
Dün de dedim ya işte.
O sedyeler sana kurban olsun kardeşim
Tependeki o ışığı göğe tut kardeşim.
Aslında sen ülkenin gerçek sahibisin.
Aslında sen kara deryalarda bir fenersin.

16 Mayıs 2014 Cuma

Soma...


Yaşadıklarının bilinmesi için ölmesi gerekenler.
Kendi tabirleriyle;
Bir avuç kömür için bir ömür verenler...
1 mayıs'larda fenerli fotoğraflarını paylaştıklarımız.
Madenciler...
Yine sözler vereceğiz size,
Zonguldak'ta, Kozlu'da, Balıkesir'de, Bursa'da olduğu gibi.
Gözyaşı dökeceğiz her biriniz için, isimlerinizi bilmeden.
Evladınız mezar başında ağlarken içimiz parçalanacak.
3 buçuk aylık hamile eşinize bakamayacağız utancımızdan.
Siyah bantlar takacak futbolcular, 
Sizin için derbiler oynanacak.
Yardım programlarında ünlüler birbiriyle yarışacak.
Firmalar ilanlar verecek ardarda, ekranlar simsiyah,
Koca koca başlıklar: Yastayız.
Uzmanlar, krokiler, maden içi haritalar.
Hisli yazılar, duygusal konuşmalar, helal olsun filancaya...
Mikrofonlar uzanacak size, bi kısmınız anlatacak;
"Tabutta yaşıyoruz biz, denetimler göstermelik, borçlarım yüzünden çalışmaya mecburum, ekmek parası..."
Kader diyecek çoğunuz, Takdiri İlahi...
İşsiz kalmaktan korkacaksınız. Kim bakacak çoluğa çocuğa.
Siyasiler ardarda girecek şehire; sirenler, korumalar, takım elbiseler.
Milyonlarca kişinin profil resminde kara kara yüzleriniz,
dünyanın karanlığını aydınlatan fenerleriniz.
İlk kez 1 mayıs gelmeden...
Çocuklarınıza kalem defter oyuncak yiyecek dağıtılacak.
Hiç görmediğiniz eşyalarınız olacak belki.
Sonra birer birer sönecek spot ışıkları...
Üçer beşer azalacak gazeteciler.
Yardım kampanyaları bitecek...
Usul usul azalacak kentin üstündeki uğultu.
Ağıtlarla birlikte anonslar da susacak.
Hani akrabalar birer ikişer çekilir ya ölü evinden hava kararınca.
Gece çökerken yalnızlık çökecek Soma'ya.
Ağabeyiyle kardeşini madende kaybeden İlhan yeğenleri ve yaşlı ana babasıyla başbaşa kalacak.
Merve kendisini Boğaziçinde okutabilmek için madene geri dönen babasını çok arayacak. Okula devam edebilecek mi, meçhul.
300 ev kömürden daha kara geceler görecek kardeşim.
Ölümün kıyısından dönmüşken sedyeye çamurlu çizmesini uzatmaya utanan Murat, başka bir sedyede fırça yiyecek belki.
Soma'da madenlere yine kelle koltukta gireceksiniz.
Zonguldak'ta, Kozlu'da, Balıkesir'de...
Tazminatlar için uğraştıracaklar sizi.
Sahte maskelerle yaralı gösterdikleri için eksik ödeme yapacaklar. 
Van'da nice sözler vermiştik biz.
O kara gözlü çocuğun ismi neydi? unuttuk.
Ya ikinci depremde ölen meslektaşlarımız, ne abiydi o?
Söylemeye dili varmıyor insanın ama, programlara bağlanıp yardım vaat edenlerin 10da biri bile para yatırmadı biliyor musunuz?
Ses çıkardığınızda bugünkü gibi su sıkacaklar size,
gaza boğacaklar belki.
Onun için birbirinize sıkı sarılın kardeşim.
Tek yumruk olun, kenetlenin.
Dimdik durun, sizi ölüme gönderenlere karşı.
Durun ki cesaretiniz bize bulaşsın.
Siz başlatın ki Zonguldaktaki Bursadaki kardeşleriniz örnek alsın.
Siz dik durun ki tekstil atölyelerinde üç kuruşa ömür tüketenler peşinizden gelsin.
Sahi İstanbul'daki selde konteynerde yitip giden o kadıncağızları da unutmuyorduk biz değil mi?
Siz bize bakmayın kardeşim, birbirinizin çocuklarına sahip çıkın.
Mahmutun karısı hamile, kulağınız onda olsun.
Maden öldürmez sermayenin para hırsı öldürür kardeşim.
Kömür öldürmez cehalet öldürür.
Öldürtmeyin artık kendinizi. Girmeyin o madene. Bırakın üşüsün Türkiye.
300 mezar kazdınız be kardeşim, 300 mezar.
Nice yetimler bıraktınız geride.
Ölmeyin artık bizim için. Hiç hak etmiyoruz hiç.
O sedyeler size kurban olsun kardeşim.
Biliyorum hiç yüzümüz yok ama şimdiden affedin bizi.
Devletten, polisten, komşudan, iğneci amcadan korkarak büyütülen kardeşlerim.
Yoklukla yoksullukla terbiye edilen kardeşlerim.
Yüzünüze bakmaya yüzüm yok.
Olmayan hakkımı da helal ediyorum.
Sizden helallik istemeye hakkım yok.
Sadece af diliyorum...