14 Ocak 2014 Salı

leftere...


Biz küçükken formaların arkasında isim yazmazdı. Numara vardı sadece.
Sonra numaranın üzerine isim geldi, sonra da o ismin yerine firma reklamı.
Şu hayattaki en büyük, en bitmez platonik sevdanın tam da ense kökünde bir şirketin ismi yazıyor. Öylesine işlemiş endüstri iliklerimize.
Oysa bizim kalbimizde hep o triko çubuklu forma var.
Arkasında önünde sağında solunda ne bir marka ismi ne futbolcu.
Sadece arma. Bahçedeki Fener, o caanım palamut.
İşte o en sevdiğimiz formanın arkasını herkes boş bırakıyor, kendi ismini de yazan yok. Çünkü o formaların hepsinde görünmeyen ama hep hissedilen bir isim var. Tribünlerin binlerce kere bağırdığı bir isim. Defterlere sığmayan, kalemler bitiren bir isim. Büyükada’nın büyük adamı: Lefter. 
Hani nice zaferlere koştuğumuz Papazın Çayırı’nda bize en güzel hüznü yaşatan o güzel adam. Hani bir kış sabahı birbirimize omuz vererek, gözyaşlarımızı içimize akıttığımız o gün veda ettiğimiz adam. Giderayak yazdığı üç satır mektubu aklımıza mıh gibi çakan kocaman yürekli efsane. 
Hani pek çoğumuzun attığı tel golü, yaptığı tek hareketi, attığı tek pası görmeden bağlandığı küçük adam. Hani en düz kelimelerle yazıan futbol hikayelerine ordinaryüs gibi ağır bir kelime kattıran o deha. Hani kafa kağıtlarında yazan hanelerin onca önemsendiği ülkede etniklerin dinlerin üzerine çıkan bir değer. 
Ne şanlı adam o adam. Çubuklu formaların tam kalbindeki armaların hepsinde o var. Kadıköy’ü aydınlatan fenerin ışığında o. Ne güzel adam o. Nefretin toplu taşıma araçlarında durak durak gezdiği, iliklerimize işlediği şu günlerde adı anıldığı an her renge her formaya tebessüm ettiren adam. 
Gözün arkada kalmasın baba. Bilesin ki; hep sahip çıktık biz çubukluya. Gün geldi adliye önlerinde dondurucu soğuklarda ısıttı bizi, gün geldi Taksim'in orta yerinde direnirken sardı sarmaladı. 
Sen bizi dert etme oralarda. Serkan abiye, Selçuk abiye iyi bak. Burak Yıldırım’ı, Ali İsmail Korkmaz’ı sar sarmala. Fatma abla’ya selam et. Bak yine seni anlatmaya yetmedi kalem, bak yine seninle doldu binlerce defter, bil ki çubuklu var oldukça sen de sonsuza kadar başımızın üstündesin Lefter...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder