18 Nisan 2013 Perşembe

selam olsun...


Bir fotoğraf karesi...
Çamura bulanmış çubuklu forma...
Hani derler ya; babayiğit karayağız bi delikanlı...
Hepsi bu...
Ardarda gol görüntüleri yok... Filanca stadda kupa kaldırma anı da...
Ya da ne bileyim anlat anlat bitmez rekorları...
Yok...
Ama o fotoğraf bunların hepsinden daha çok şey anlatıyor işte...
Arife gecesi katlayıp başucumuza koyduğumuz çubuklu forma...
Üstüne kir gelmesin diye sokakları arşınladığımız, adliye önlerinde gecelediğimiz forma...
14 yıl giydi onu...
17sinden 18ine ayak basmıştı daha...
Recep Niyazdı daha... Salih Uçan... Beykan Şimşek...
Öyle yani... gencecik pırıl pırıl...
Bizim yerimize babalarımız vardı Kızıltoprak treninde...
Onlar yürüyordu ara sokaktan...
Kimbilir bazılarımızı omzunda götürüyordu...
Kafasında bozuk paraya alınmış o ip sarılı... Yaz sıcağıysa karton şapka...
Serkan orta sahadaydı. Gösterişsiz... Sade futboluyla...
Selçuk Şahin işte ya hu... Mehmet Topal... Belki Topuz...
Bilemediniz mi hangi yıllar?
Hani bi Mavi Boncuk vardı ya!
Münir baba'nın beresi hani...
Hani her Türk filminde çay ocağında bir poster asılıydı...
Stad önünde karaborsa yapardı ya Münir babanın haytalar...
İlla ki Fener maçı olurdu ya...
İçerde Serkan vardı işte...
Uçuşan saçları... her zerresini gururla terlettiği formasıyla...
Hababam hangi maça kaçardı bilmez misiniz?
Veysel Efendi okul kapısını açarken, Serkan da soyunma odasından çıkıyordu belki...
Yaşı yetmeyen bilmez...
Çok gol atmazdı çünkü...
Otobüsün arka koltuğundan yayın da yok o zamanlar...
Çok süper teknik değil belki...
Belki 6 kişiyi çalıma dizemez...
Ama safi yürek... Safi çubuklu...
Lefteri izlemiş küçükken...
Yılmaz Şenle omuz omuza vermiş...
Efsane bildiğimiz nice çubuklunun kaptanı...
Bize şimdi uzak geliyo ya...
Bugün toruna çubuklu kazak ören nineler,
Radyo başında çok dua etmiş ona...
Bugün maçtan sonra kutlamak için aradığınız babanız,
Stat kapısında çok yatmış uğruna...
sahadan çıkmış da sonra, çubuklu yüreğinden hiç çıkmamış...
45 yıl be kardeşim.. dile kolay...
Gece gündüz demeden...
Hani formaya hayat adamak neyse, o işte...
Adamaktan da öte... hayatı olmak...
Şimdi kulağınızda birkaç tını...
"Ayşecik'in kocası....
Takımla birlikte filanca yere giden kulüp müdürü serkan acar..
Karşılaşmayı kulüp müdürü serkan acar da izledi...
Chelseali yöneticiler için düzenlenen yemekten konuşan acar....
vesaire..."
müdürü değil, kendisi kulübün...
Fenerbahçeli değil Fenerbahçe...
armadaki palamut... kalbimizde çınar...
Geride hep aynı emanet...
triko çubuklu...
radyoda bir ses....
Fenerbahçe deniz tarafındaki kaleye hücum ediyor...
Top serkanda...
güle güle güzel adam...
Zeki rızalara Ayetullah beylere, mehmetçik basriye, lefter babaya, küçük hüseyine selam söyle...
de ki rahat uyuyun...
çubuklu dün bugün yarın...
hep layık olduğu yerde...

4 yorum:

  1. Bir gün babam Serkan Acar'ı ziyaret eder, bir gençlik anısını anlatmak için, bir maç günü..
    Serkan Acar çok duygulanır.. O yoğunlukta, çaylar kahveler muhabbet.. Sonra babam bana anlatır, O'na uğradığını.. Zaten ben konuşmaya başladığımdan beri hep O'nu anlatırdı bana..
    Babamı 6 yıl önce kaybettim.. Mirasını söylememe gerek yok..
    İsim babamı da dün kaybettim.. Acımın tarifi yok..
    Babamın o gün, o güne kadar bana defalarca anlattığı gençlik anısını anlamışsınızdır.. Henüz askerdeyken söz vermiş kendine..
    'Eğer bir gün oğlum olursa adını Serkan koyacağım.' diye.. Acar'a da demiş, 'Allah nasip etti, büyük oğlumun adı Serkan'..
    Ben Karamürsel'den, Serkan Şafak.. Çağlayan'da birlikte biber gazı yemeden az önce ayaküstü muhabbet ettiğiniz Fenerbahçeli..
    30 yaşındayım ve eminim, ben yaşlarda birçok Serkan'ın adı Serkan Acar'dan gelir.. Nur içinde yatsın..

    YanıtlaSil
  2. eyvallah... selam olsun serkan kardeşim...

    YanıtlaSil
  3. Muhteşem bir yazı.. Tebrikler..

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil