27 Aralık 2011 Salı

libero...

ister klişe olsun, ister dillerde pelesenk...
ister kolaya kaçmak sayılsın, ister sayfa çevrilsin...
nal gibi duruyor işte orada..
ne yaparsan yap futbol fena halde hayata benziyor...
mesela...
sevmek denen şeyin ta dibine inmeyi fenerbahçeden öğrendim ben...
en fazla ağladığın günden aydınlığa çıkmayı,
gerektiğinde gemileri yakmayı...
empatiyle bakmayı...
arkadaşlığın önemini sahada gördüm...
beklemenin güzelliğini tribünde...
hasreti yaz aylarında tattım...
vuslatı ağustos başlarında...
kardeşliği deplasman öğretti bana,
paylaşmayı sabahlamalar...
adını bilmediğim adamın omzunda uyudum...
ömrümde ilk kez gördüğüm amcayla ekmeğimi bölüştüm...
bana atılan taşın önüne geçti abilerim...
bi kıstırdılar beni gençlik parkında.. vaayy ki vaay...
çubuklu olmasa tüyerdim...
kaşkolum vardı direndim...
hayata dair bildiğim ne varsa son 6 ayda temize çektim...
futbola baktım hayatı, hayata baktım futbolu gördüm...
gördüm ki;
herşeyin başı takım olmak...
herşeyin başı arkadaşının arkasını kollamak...
kendine değil takıma oynamak...
öğrendim ki;
yeni yeni taktikler oyunudur hayat...
rakip sürekli farklı yöntemlerle gelir üstüne...
bazen sol kanadından yüklenir...
bazen hızla kontraya çıkar...
tam bastırırken yersin bazen...
bazen tam da bunalmışken atarsın...
deli gibi mücedele edersin...
kaleci elinden kaçırıverir...
önüne geleni kurtarırsın, doksandan toplar çıkarırsın...
santrafor boş kaleye yuvarlayamaz...
sonra da libero kendi kalesini görür...
eyvah...
kaptanınız atılır bazen daha üçüncü dakka haksız yere...
daha bir dirençle oynar kalan sağlar...
belki 11 kişi zorlanacakken 10 kişi duman eder...
ya da rakip bambaşka bir taktikle gelir...
uyanana kadar iki tane yersiniz..
sinirler bozulur...
herkes birbirini suçlar...
işte o zaman akil bir adam gerekir...
ya da iki tane atarsınız gevşeyiverir kaslar...
başarıyı sahipenme kavgası başlar...
bazen en yıkıldığınız anda tribün girer devreye...
ateşi yakar.. rakibi yıkar...
şahlanırsınız...
bazen size top gelir gelmez ahlar vahlar...
dolanır kalırsınız...
kiminiz çok sinirlidir...
her maç başka bir arkadaşına bağırır...
oynamayan sol açık ..ktirsin gitsin,,,
tepki alır takımdan... halkı da olsa kınanır...
sözü maksadından çıkar...
herkes bir özre bakar...
bunların hepsi atlatılır...
en karanlık günlerden güneşlere de çıkılır...
yeter ki herkes takımını sevsin...
yeter ki önceliği formaya versin...
adam yıllar önce söylemiş..
el pueblo unido jamas sera vencido...
meali açık...
birlik olan halk asla yenilmez...
ya yumruk gibi sımsıkı olacaksınız...
ya tek parmak kırılacaksınız...
futbol fena halde hayata benzer...
yenmek de var yenilmek de...
hani bizim çubuklu giyen çocuklara demiştik ya...
"yenilsen bile maçın sonunda,
sırılsıklam olsun o forma..."
tekniğin varsa çalım at, yoksa sıkı koş...
neticede hiçbirimiz bi alex değiliz...
ama onu sevmesini becerebiliriz...

2 yorum:

  1. yüreğine sağlık apo kardeş..

    YanıtlaSil
  2. tek kimlik Fenerbahce...ana adi da, baba adi da, dogdugu yer de olecegii yer de, dogdugu gun de goctugu gun de....reisin dedigi gibi on harf dort hece...FENERBAHCE

    YanıtlaSil