4 Mayıs 2011 Çarşamba

anne...

bir kutlama yazısı...
bir erken saygı duruşudur bu yazı...
sosyal paylaşım ortamları alıntı dizelerle dolmadan,
insanlar okumadan birbirine forward etmeden evvel,
internet yasaklanırsa okunmamış olmasın diye,
bir erken sesleniş...
en kibar ifadeyle bokumuzu temizleyen insana bir teşekkür,
sizin sizden çok düşünen kadına minnet yazısı...
ama içli içli değil...
gece sabaha kadar başınızda bekleyişlerini anlatmayacak mesela,
sizin için canını feda edebilecek olmasına da değinmeyecek...
ne onun için hiiiiççç büyümeyişinizi hatırlatacak size,
ne de yokluğunda yerini dolduramazsınız, kıymetini bilin, diyecek...
bir rica yazısı sadece...
hem de gerçekten bir gün için...
onlara ayrılan tek gün için...
hani tüm günler onların bu ne ki deriz de o günün bile hepsini ayırmayız ya, o gün için işte...
onları bu kez kahvaltıya ağırlamayın olur mu ?
günün gerisi ölmesin, diye iki peynir bi sucuklu yumurta bi bluzla evine göndermeyin,
bütün günü ayırın ona ilk kez,
hiç bi yere gitmeyin isterseniz,
öylece dizinin dibinde oturun,
nasihatlerini dinleyin ilk kez dudak bükmeden,
öffff yaaa, tamam yaaaa, daha kaç kez filan, demeyin bir günlüğüne,
bırakın gözünüzün içine baksın o gün uzuun uuzun,
dizi seyredin mesela onunla,
hangisini isterse artık...
kıyafetinize karışabilsin yıllar sonra...
ilk kez anlatın ona,
iş yerinde ömrümüzü yiyolar, deyin,
dangul dungul adamlara anlattığınız dertleri onla da paylaşın,
sorularına "sen ne anlarsın" dan uzak cevaplar verin bir gün
uykusu gelsin, uzansın, gitmeyin bir yere,
başında bekleyin,
siz onun üstünü örtün, belki ilk kez,
hani o ararken telefonu sessize alıyorsunuz ya iş yerinde,
bu kez onun için meşgule düşürün arayanları...
hani o sizin için her şeyinden vazgeçebilir ya,
siz bi maçı izlemeyin o gün...
bir filmden bir dizinizden geri kalın...
belindeki, dizindeki, başındaki ağrıyı ilk kez hissetmeye çalışın...
ilk kez yan kulağınızla değil can kulağıyla dinleyin şikayetlerini...
pazartesi yine unutun bu söylediklerimi...
ama bu pazar gerçekten annenizin günü olsun...
ömrünüzün bir günü siz ona anne olun,
geri kalanını kaçla çarpacağınızı benden daha iyi hesaplarsınız...
bir gün, sadece bir gün...
kahvaltıda 2, ya da akşam 1 buçuk saat değil...
uyanınca başlayıp yattarken bitecek bir gün...
çok uzun gelmediyse eğer...
pazartesi bu yazıyı da unutun, pazarı da...
ama o günün tamamını ona ayırın oldu mu ?
bakın hiiç hediye bile demedim...
hediyenin kralını verdiniz çünkü ona...
benim için de öpün ellerinden...
sevgiyle, hürmetle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder